23 Şubat 2008 Cumartesi

Öncesiyle Sonrasıyla Bir Doom günü MUACERASI




Tuubanın doğum günü için seçtiği lokanta dünyanın sayılı mutfaklarından birine sahipmiş...
Menüyü görünce "ona ne şüphe" yi yapıştırıyorsun... (Mutfağıyla ünlü olmasının dışında, mutfakta kullanılan ördekler, kalamarlar da tanınmış sanırsam... Ancak belirli bir şöhrete sahip bir ördek bu fiyata satılabilir baabında... Örn: Varyemez Amca...)

* mini kalamar ızgaralı limonlu mantarlı aolivoni...

(eee iyi gidiyordu be ... yani ilk bi kaç şeyi anladık da yemeğin asıl neyi içerdiği ya da türü mü neyse o kaçtı... anlayamadık... abartmıyorum, menünün tamamı böyle... kelimeler geliyor geliyor, bir yerde tıkanıyor...)

* Köri soslu, ördek ciğerli timbotri... (ee bu timbotri, ördeğin başka bi yeriyse, insan merak ediyor... ama böyle bir yerde soramıyor... görgüsüzlük zor kabul edilebilir bişii...)

Ben ördeğin yanlış bir yerini yemekten korktuğum için kalamarlı limonlu alioli'yi ısmarladım... Bakın bize ne geldi... Şu tabaktaki şey porsiyon, yanlış anlamayın... Yemeği biraz pişmiş istesek boş tabak gelecek...

Garson: Sizin yemek buharlaştı bayım... Ama parasını ödiyeceksiniz...

Dünyanın en küçük gramajına sahip yemeği için tamı tamına 12 bıçak 8 çatal bi o kadar servis zımbırtısı ne bilim sayısı muamma tabak kirlettik... Masanın zenginliği, besin değeriyle ters orantılı... Bu inanılmaz bişii!

Tamam tamam itiraf ediyorum bi de "Aliolili", o menüdeki en ucuz şeydi... 2o YTL

Biz gene de mutluyduk... En azından bizim 100 katımız para ödeyecek (salaklar masayı donatmış) gruptan daha fazla eğleniyorduk...Ben o sofraya "salaklar sofrası" dedim...

Yemek berbattı ama su servisi süperdi... Fahrenayt tüplerindeki suyu garson 20 metreden bardağımıza dökebiliyordu... Bi ara Gamze kendisinin bardağını doldurcak sandı ve gerildi... Gamzenin biraz ilersindeki devetabanı çiçeği sulamak için garsonun hamle yaptığını anlayınca, içine su serpildi... Kontrapiyede kalışı komikti...

Hani böyle yerlerin bir de enteresan tasarım hadiseleri vardır: Mutfağın tavanını camla kaplamışlar... Yere bakmaya kalktığında aşçıları yemek yaparken görüyorsun... Bu ne ya!... Bunu gördüm "burda yemek yemem" dedim... Adamlar kadınların bacaklarını dikizlemekten ne yaptıklarını bilmeleri mümkün diil... Zaten yemekte çok tuzluydu... Kimbilir tuzu dökerken, hangi jon jon manzara yaptı...

Tabi ki külliyen kötü bir yer diil... Ben şu kısmını beğendim... Duvarda dev ekranda Hiçkok'un Şüphe filmi oynuyordu... Onu da orda olanlardan kim izler, kim anlar, işte o olağan bi şüphe!... Film programını sordum barmene: "Ne!" şeklinde gayet avam bir cevap aldım... Sustum... (susma sustukça)

Neyse daha kötülerini de gördük... Çakma Fedon neydi allaanı severseniz, o bi ay önce gittiğimiz doom gününde... Osmanlı damacana sergisinin yapıldığı binanın çatı katında... Rum meyhanesi mi ne? Öyle bir adı vardı... Adamın bir de sihirbazlık merakını alkışlamak zorunda kaldık... Bardak üstünde dönmesi (nerden bilcem adamın dün ayağının tabanını temizlediği bardağın bugün bana gelmediğini) ; müşterinin kulağının arkasında rakı bardağı çıkarması... kepazelik... Hatırladım sinirlendim... En iyisi hiç düşünmemek...

Yazarın dipnot-otoeleştirisi: "Sosyeteden insan manzaraları görmek bizim ne haddimize"

Şimdi Burada bir Flashback yapıp olayın bir iki ay öncesine gidiceğiz:

- Hayatım bana ne hediye alacaksın...
- Şimdiden söylenir mi canım?
- Bence birbirimize pahalı teknolojik şeyler almayalım doğum günlerinde...
- Nası ya?
- (büyük bir coşkuyla) Ne! Yoksa bana iphone mu aldın?
- Yooo... Tamam tamam... Sana şu muzur kelimeyle adlandırılan, flash hafızalardan alacaktım...
- Ne bana doğum günümde "çük" mü alcaktın...
- Böyle diince kötü bi hediye gibi duruyor tabii!
- Hayır istemiyorum... Hem şirket bana bir tane verecek onlardan... Gereksiz para harcamış oluruz öyle bişiie...
- Ya tamam! Teknolojik bişii almayalıım diince vazcaymıştım zaten...
- Pekii hediye mi Almanya'ya gitmeden önce mi vereceksin?
- Tamam gitmeden önce vericem...
- Pekii, hayatım bana ne hediye alacaksın... (dejavu)
- Ya hediye söylenir mi?
- Hediye böyle şey bişii olmasın ama?
- Zarf içinde para mı... Hay dilime!
- (ağlayarak) bana para mı hediye edicektin...
- Ya Almanya da kendine istediğin bişii alman için küçük bi öro...
- Ühü ühü...
- Ya deli etme adamı... İtalyanlar herzaman zarf içinde para hediye ederler birbirlerine...
- Ben italyan diilim...
- İtalyancaya ve italyaya merakın var ama...
- Lafı çevirme...
- Ya lafın göbeğindeyim nesini çeviriim... Tamam tamam sinyali anladım... Ağlama
sana güzel bir hediye alıcam...
- Ühü.. Hayatım bana ne hediye alacaksın...
- Dejavu
- Efendim...

.
.
.

Bir ay sonra:
- HAyatım bana alacağın hediyeyi düşünüyor musun?
- Zarfın üzerinde ne yazsın?
- Bak kırıcı konuşuyorsun ama...

.
.
.
Üç Gün Sonra:



- Bitmez -

3 yorum:

kilavuzkarga dedi ki...

imam:
bi kaç kez böyle haşırtan yerlere gitmiştim ya
imam:
çıkarken pişmanmısın hayatım diye soran yok
imam:
ona yanıyorum
imam:
arkamızdan garsonlar ve tüm lokanta sigara yakıyordu
imam:
öyle şahane yerler yani
cihangir:
abi ben vestiyere verdiimiz 1o ytl ile
cihangir:
10 porsiyoen midye dolma yerdim
cihangir:
insana koyan tarafı o yeminle
imam:
bi günde sana kamyoncularla etap marmarayadaki bi davete ilegal gidişimizi anlatiyim süperdi
imam:
davet şirket yöneticilerine gelmişti ve ben kamyoncularla gittim
imam:
çıkışta çektiği fotoların parasını istiyen adama ama biz seni pis döveriz diye yanıt verdik
cihangir:
en güzeli
imam:
bişe diyemediler
imam:
hayatında öyle yerlere gidemeyen insanlar olark gidiyoruz ya nasıl eğleniyoruz biliyomusun orda mış gibi yaparnlardan daha fazşa
imam:
bi kere masayı yuvarlak masa şövalyeleri gibi yaptık
imam:
gerçi o adın ordan gelmediğini düşünüyorum ya neyse
imam:
bi ara anlatırım çok komik
cihangir:
orjinali yuvarlak şovalyelerin masası
cihangir:
yanlış çeviri
imam:
aahahhaa
cihangir:
tekerlekmiş herifler
imam:
bende öyle diyecektim hah yaşa
imam:
ahhahaha
imam:
saol ya biraz gevşedim

kilavuzkarga dedi ki...

anıl:
komple tüm döşeme o şekilde mi peki?
cihangir:
sadece mutfağın göründüğü yer
anıl:
ve hani buğulu veya mercekli mi gösteriyor yoksa normal aynen geçiyor mu kırılmadan görüntü
cihangir:
normal ya
anıl:
saçma
anıl:
gereksiz
cihangir:
ben adamları gördüm..peki zeki müren de bizi görecek mi
cihangir:
yani mutfağı kontorol ediyorsun
cihangir:
temiz görüyorsun da
cihangir:
zeki müren de bizi görüyor abi
anıl:
aynı katta yapıp ayırıcı duvar olarak cam kullansaymış
anıl:
veya galerili şekilde yapılır o
anıl yazıyor:

anıl:
veya bu şekilde yapılır
anıl:
yere yapmak dünyanın en salakça şeyi
anıl:
1- dediğin gibi mahremiyet
anıl:
2 - ğstğnde yürüyen insan için sorun
cihangir:
aşçıyı çok komik çizdin lan
anıl:
3 - orada yemekler pişiyor yağlı buharlar o camların amına koyar temizlik sorun
anıl:
gerzekçe yani
anıl:
hem insanlık halidir aşçı burnunu karıştırır, kulağını kaşır
anıl:
bi zaman sonra ordaki görevliler bu duruma fazlasıyla alışır
anıl:
ve rahat etmeye başlar
anıl:
e onu göstermenin alemi ne
cihangir yazıyor:

cihangir:
aşçı uşak ve aşıını çizdim
cihangir:
bööleydi
anıl:
aşçının kafasına geçmiş kazan
anıl:
uşak da daha çok fredy ye benzemiş
anıl:
cam da çok kalın o oranlara göre 60cm cam koymuşsun
anıl:
röeah
cihangir:
dönem karikatürü abi
cihangir:
dönem filmi gibi

Rasyo dedi ki...

Görüşücez canım senin doğumgününde:))