
* 3 gündür Robert Kolleji Tiyatro Festivalinde amatör tiyatro izleyen ben (jüri eyesiyim de), birden cennete düşmüş gibi oldum bu oyunu izlerken... En dip bir festival oyununa bile "amin" diyecekken bir performans başyapıtı izlemek, beni şahikalara taşıdı... İlk Yarım saat oyunun çok yönlü dekoru, oyunculuk ve ışık oyunları altında ezildim... Sonra soğuk beni oyuna soğutsa da Tuubacıımla büyük bir sabır göstererek ve saygı duyarak oyunu bitirdik... Fire vermedik mi verdik... Ama bitirdik ...
* Semaver Kumpanyanın disiplinli ve özverili oyuncularından bir klasiği izlemenin bahtiyarlığıyla yazıyorum bunları... Yoksa "Donduk be kardeşim" diye de girişgah yapabilirdim... Cesaret Ana'yı daha önce küçük pasajlar halinde izlemiştim... Herhalde oyuncu arkadaşlarımın hazırladığı temrinlerde... Ama böyle kütle halinde 2-3 saatlik bir performansla ilk defa izliyorum... Enka açıkhavada ayazağanın ayazını yiyerek hem de... Lakin bir dekor bu kadar oyuncuların performansını şaha kaldırabilir... Tilbe Saran için ne diyebilirim ki... Üst düzey bir oyuncu zaten... Semaver kumpanya bu topraklarda sanatın varolduğunu içimize işleyen küçük cennetlerden biri.... Ha Brecht'in kör gözüne olmasa da sürekli mesaj kaygısı içindeki oyunundan biraz sıkılabilirsiniz... Ama bunu kapatmak için de elinden geleni yapmışlar ve küçük türütlerle oyunu diri tutabilmişler... Canı gönülden tebrik ediyorum...
* Oyunun başı, er toplamaya çıkmış çavuş ağzına geleni söylüyor, barışa... Konuşması oyunun özeti gibi... Brecht baştan daha savaşa postayı koyuyor... Ama öküzlemesine diil tabi... Savaşı öven bir çavuşun ağzından... "Savaş iyidir... Halkı disipline eder... Düzene sokar"
* Savaş'ın içinde küçük barışlardan dem vurmaları da ironikti...
* Brecht gene aşağıdan yukarıyı, bireyden geneli eleştirmiş... Komutanları liderleri itin mabedine sokmuş çıkarmış... Bunu küçük insanların trajedileriyle biraz da ajitasyonla süslemiş... Cesaret Ana'yı o fakirliğinde çıkarcı yer yer çıkarcı yapmış... Ama bu çıkarcılığıda üç çocuğunu kaybettirerek ona ağır ödettirmiştir... Yazar dediğinin acımasız olacak kardeşim...
* - Bir kurşun alnında durduğunda...
* ekşide güzel yazmışlar:
Oyunun en son şarkısında geçen "taaaaaaanrııııım sen bütün kullarını soğuktan koruuuu" gibi (buna benzer bi şey) dize karşılığında açık havada çok büyük bir uğultu şeklinde "amin sesi" de duyuldu, o yüzden soğuk konusuna aman diyoruz.
* “Bir gün dünyada savaşlar bitecek, silahlar susacak diye umutlanır dururuz. İyi yürekli ve saf insanlarız çünkü. Nasılsa ölmedik henüz; bir mermi göğsümüzü delmedi daha, bir mayına basıp paramparça olmadık, kolumuz bacağımız kopmadı… O yüzden umudumuz taze hala, inancımız tam: bir gün savaş bitecek, gözyaşları dinecek! Kime sorsan savaş için böyle diyecek. Hepimiz iyi yürekli ve saf insanlarız çünkü. O zaman neden her gün bir yerde bir savaş patlak veriyor? Neden onlarca, yüzlerce, binlerce insan ölüyor savaşlarda ve neden biz iyi yürekli ve saf insanların sesi çıkmıyor hiç? Neden? Herkes iyi yürekli ve safsa kötüler kim peki? Savaşı isteyenler kim? Savaştan geçinenler? Savaşla beslenenler? Din uğruna, vatan uğruna, özgürlük uğruna, demokrasi uğruna hayatlarını, çocuklarını, ana babalarını, sevdiklerini yitirenler kim? Peki ya kazananlar? Karlı çıkanlar da var mı bu işten? Bütün bunlar ne uğruna? Para mı, çıkar mı, iktidar mı, egemenlik mi? Peki bütün bunlar için savaşa değer mi? Bertolt Brecht “Cesaret Ana ve Çocukları” ’nda tüm bu soruları yüzümüze bir tokat gibi vuruyor. Cevapları bulmak size kalmış…”
* Eklemeden edemiyeceğim Putin Ağa'nın sarhoş - ayık ayrımı esprisini Chaplin City Lighs'ta kullanmış...
* Putin ağa'daki sistem eleştirisinde de, kapitalistlerin kötü yanı aslan kurt olmadıklarından arada iyi davrandıklarından çok daha kötüler demesi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder